20 Kasım 2008 Perşembe
Kingdom Come

Süper kahramanların gelecek tasvirleri hep çok ilgimi çekmiştir.Sanırım bunun en önemli sebebini yazar-çizer takımının geleceği bir distopya olarak tasvir etmesi oluşturuyor...Zaten hep sahip olunan büyük bir gücün eninde sonunda ona sahip olanı canavarlaştıracağını düşünmüşümdür ve bu yüzden her süper kahraman potansiyel birer canidir...

Neyse lafı fazla dolandırdım;Kingdom Come normal DC evreninden sadece bir kaç 10 yıl sonrasında geçiyor.Bizim eski geleneksel süper kahramanlarımız kendi kabuklarına çekilmişler ve yerlerini yüzlerce farklı süper kahraman almış durumda.Batman kendi şehrini bat-robotları ile yönetmekte, Superman eski bir davanın burukluğu ile gizli kimliğini tarihe gömmüş durumda vs.Yalnız bu yeni yetme kahramanların bir sorunu vardır; bu kahraman bolluğunda ortada her hangi bir süper kötü kalmamış durumdadır.O yüzden bu arkadaşlarda artık sıkıntıdan mı yoksa sadece kibirden mi bilemediğim sebeplerden birbirilerine dalmaya başlıyorlar.Ortalık fazla bunlanınca eski dostlarımız duruma el koymaya karar veriyor ve olaylar gelişiyor.Ha tabi bu arada Lex Luthor'da kendi hain planlarını (eheh hep bu kalıbı kullanmak istemişimdir) hayata geçirmek için bir yandan çabalamaktadır.

Kingdom Come 'ın içinde DC evrenine ait hemen her karaktere bi gönderme bulabilirsiniz, hatta o karakterlerin kendilerini de bulabilirsiniz.Alex Ross' un enfes çizimleri eşliğinde pek çok harika sahne hayat bulmuş durumda.Yazar Mark Waid ile birlikte ikisi harika bir işe imza atmışlar.Özellikle Captain Marvel ve Superman arasındaki sahne ile armageddon sahneleri beni benden aldı.

Kısaca alın, okuyun pişman olmayacaksınız.Bu 4 sayılık mini öykü okuyup bitirdiğinizde sizde pek çok ilginç fikir oluşturacaktır, eminim...

Etiketler: , ,

 
02:43 sularında mubuto yazdı çizdi | Permatik |


1 Comments:


At 1 Aralık 2008 19:43, Blogger cogito

Kitabı henüz okumadım ama DC evreninin kilometre taşlarından biri olduğunu biliyorum.

Bir bildiğim daha var. O da , bu kitap sonrasında ve yine bu kitap yüzünden Alex Ross ve Mark Waid'in arasının bozulmasıdır. Alex Ross , bu hikayenin yıllar önce kendisinin DC'ye başvurduğu öykü olduğunu , projeye başlarken kendisinin de "writer" ve ya "creator" olarak credit'leneceğini sandığını söylüyor ve olmadığını görünce de yaygarayı da koparıyor. Mark Waid ise bu durumu güldüğünü söylüyor.

Hala da belli değil kimin doğru söylediği. Aslında iş pazarlamaya gelince kurt kesilen Dan DiDio çıkıp da , "evet , baba , var böyle bir şey" ya da "yok hacım , başka kapıya" dese , sorun da soru işaretleri de ortadan kalkacak.

p.s. Bir de ben bu kapağa bayılıyorum ya.